İstanbul’da 2002 yılından beri edindiği deneyimi 2008’de AAD Architects&U.WE Design çatısı altında birleştiren Mimar Ayşegül Güner, mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım konularında yurt içinde ve uluslararası platformlarda proje, danışmanlık ve uygulama hizmeti veriyor. Mimari çözümlerden proje geliştirmeye, yatırımda finansman yönetiminden işletme sürecine kadar hizmet sunun AAD, iş süreçlerini her projesinin merkezine insanı koyarak şekillendiriyor. AAD Architects&U.WE Design için tasarım, yapım ve yönetim anlamında bütün süreci sahiplenerek projelerini nitelikli bir şekilde teslim etmek öncelikli hedeftir.
AAD Architects mimarlığa çalışmaya başlamış olduğu ilk yıldan bugüne kadar farklı perspektiften insanlara hizmet verme çabasında olmuştur. Yapı tasarımı ve mekan tasarımında hiçbir detaydan kaçmaksızın çalışmalarını yürütmektedir. En büyük ilkesi “önce insan”dır. Bizi biz yapan değerlerimizi projelerin akışı ile güçlendirerek çok yönlü bir proje sonucu elde etmeye çalışmaktadır. Gelişmekte ve hızla değişmekte olan yeni nesil yaşamda mimarinin yeni ve sanal gerçeklik ortamındaki çalışmalarında da yaklaşık 2.5 yıldır projelerine devam etmektedir.
www.aadarc.com
Projeleriniz için öncelikli olarak tercih ettiğiniz, bağ kurduğunuz özel markalar var mı? Ne gibi kriterler firmalar ve markalar ile bağ kurmanızı sağlar?
Bence bağ kurmak zaten bir insanlık özelliğimiz. Tabii ki firmalarla çok ciddi bir bağ kuruyoruz. Örneğin 15 yıldır birlikte çalıştığımız bir aydınlatma firmamız var. Bağımızı kuvvetlendiren en önemli şey bizim yapmış olduğumuz tasarıma saygı duymaları ve üretimlerini maksimum zorlayarak ürünü çıkarmaya çalışmaları. Bu onlarla olan bağımızda çok önemli bir etken. Ancak bir diğer önemli konu var ki kurduğumuz duygusal bağlar. İşimizi yapmaya çalışırken çok arkadaş edindik. Bence hayatlarımızdaki en önemli varlığımız duygusal alışverişlerimiz.
Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor? Mock-up, replika üretimi gibi deneysel yaklaşımlarınız var mı? İdeal bir materyal seçim sürecini nasıl tanımlarsınız?
Siz sorunca anladım ki, biz bahsettiğiniz ütopyayı yaşayabilen şanslı bir firmayız. Çünkü işverenlerimiz bizim önerdiğimiz ürünlere pek karışmadan zevkle izliyorlar. Biz de heyecanla bu çalışmaları deneyimliyoruz. Aslında bu sorgulama süreci, proje bütünlüğüne uygun bir malzeme bulamadığımızda başlıyor. Aklımızdaki fikirleri araştırmalara yaparak birleştiriyoruz. Genellikle katmanlar kelimesi bizim çözümümüz oluyor. Birçok materyali birleştirme süreci bu noktada başlamış oluyor.
Yapı malzemeleri üzerine son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kaynaklardan faydalanıyorsunuz?
Yapı malzemelerini ürün satan firmalardan ve daha çok yurt dışı seyahatlerinde edindiğimiz dergilerden ediniyoruz. Bir de uygulamanın sürekli içinde olduğumuz için de firmalardan sürekli bir bilgi akışı oluyor. Özellikle bizi tanıyan firmalar yeni çıkan herhangi bir ürün olduğunda hemen bizimle paylaşmak istiyorlar çünkü biliyorlar ki biz onu hemen deneriz.
Projelerinizde imzanız olarak adlandırabileceğiniz, olmazsa olmazınız bir malzeme var mı?
Bunlardan iki tanesinden bahsedebilirim. Birincisi epoksi, ikincisi Corian. Bu ikisi için olmazsa olmazlarım diyebilirim. Onları çok seviyorum her seferinde istediğim şekle, istediğim dokuya sokabiliyorum. Bu da bana tasarımlarda büyük bir fark yaratabilme izni tanıyor.
Türkiye yapı endüstrisinde eksikliğini hissettiğiniz ürünler var mı?
Türkiye yapı sektörü ile yurt dışına yaptığım iş seyahatlerimde her zaman gurur duyuyorum. Biz çok iyi ve çok uygun fiyata taklit edebilen bir ülkeyiz. Fiyat konusunda ciddi bir başarı sağlıyoruz ancak ürün tasarımı konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Örneğin Katar Doha’da bir projemizin yatırımcısından şu sözü duydum: “İtalya da beğendiğim deriyi Türkiye’ye getirdim ve ürettirdim hem de 3 de biri fiyatına.” Umarım bir gün kendi tasarladığımız ürünlerle de yapı sektöründe daha çok pozisyon alırız.