1999 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra global ölçekli inşaat firmalarının üst düzey pozisyonlarında görev aldı. 2007 yılında Alparslan Özarpat ve Alptekin Yıldız ile kurulan ve ardından Mete Buyurgan’ın da katılmasıyla 4 ortak olarak yoluna devam eden YOO Mimarlık’ın kurucu ortakları arasında yer alan Özkan, yirmi yılı aşkın deneyimiyle lüks perakende, kontrat, ofis ve ağırlama alanlarında iç mimari tasarım ve uygulama çalışmalarına imza atmaktadır. Louis Vuitton, Michael Kors, Fendi, Zuma, Galeries Lafayette, D Maris Bay, Mandarin Oriental ve Nobu gibi dünyaca ünlü markaların iç mekân tasarım ve uygulama hizmetinde YOO Mimarlık ekibinin imzası yer almaktadır.
Projeleriniz için öncelikli olarak tercih ettiğiniz, bağ kurduğunuz özel markalar var mı? Ne gibi kriterler firmalar ve markalar ile bağ kurmanızı sağlar?
YOO Mimarlık olarak hem tasarım hem de uygulama projelerini birlikte yürütüyor ve yönetiyoruz. Bu sebeple birlikte çalıştığımız malzeme üreticisi firmalar ile uzun vadeli çözüm ortaklığını tercih ediyoruz. Malzeme tercihinde ilk önceliğimiz her zaman doğal ve uzun ömürlü olması. Bakımının kolay olması ve zaman içinde yıpranmasının az olması da proje sahiplerine kullanım kolaylığı yaratması açısından tercih ettiğimiz kriterler arasında yer alıyor.
Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor? İdeal bir materyal seçim sürecini nasıl tanımlarsınız?
Projelerimizde tasarım aşamasını tamamladığımız zaman uygulama aşamasına geçişimizle birlikte numune arayışımız başlıyor ve detaylar çıktıkça gerekli gördüğümüz yerlerde mock-up yaptırıyoruz. Özellikle daha önce denenmemiş bir tasarımı uyguluyorsak aynı alan için farklı tiplerde mock-up çeşitleri yaptırıp onun üzerinden seçim yapmayı da tercih ediyoruz. Bu sayede uygulama aşaması bizim için herhangi bir sürprize yer vermeyen, öngörülebilir süreçler içerisinde ilerliyor.
Bizim bir mimarlık ofisi olarak en büyük şanslarımızdan birisi de grup şirketlerimizden biri olan ve dünya genelinde lüks perakende markalarının millwork projelerine imza atan arcoglobal’in varlığı. İkitelli’de bulunan fabrikamız sayesinde yenilikçi çözümlerimiz oldukça hızlı bir şekilde hayat buluyor.
Yapı malzemeleri üzerine son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kaynaklardan faydalanıyorsunuz?
Ulusal ve uluslararası yazılı ve dijital medyayı oldukça yakından takip ediyoruz. Sektörde 14 yıldır önemli projelere imza atan bir ofis olarak pek çok malzeme üreticisi firmayla yollarımız kesişti. Pandemi dönemi öncesi her çarşamba günü ofisimizde üretici firmalarla malzeme buluşmaları yapar ve kendilerinden yenilikçi çözümlerini dinlediğimiz toplantılar organize ederdik. Son dönemde toplantılar yapmasak dahi mevcut öğrenme alışkanlığımız devam ediyor ve her yeni ürün çıktığı zaman mutlaka haberimiz oluyor.
Bununla birlikte ihale dokümanı hazırlayan bir ekibimizin de olması bizi bu alanda bir adım öne çıkartıyor diyebilirim, projelerimizi hazırlarken bir yandan malzeme mühendisliği de yapmış oluyoruz.
Projelerinizde imzanız olarak adlandırabileceğiniz, olmazsa olmazınız bir malzeme var mı?
Ofis, perakende, ağırlama ve yeme/içme sektörü olarak çok farklı disiplinlerde ve lüks segment projelerde çalışıyoruz. Her projenin kendi dinamikleri ve beklentileri birbirinden farklı oluyor ve malzeme seçimi de o projeye özel oluyor. Ancak mutlaka bir ürüne değinmemiz gerekirse doğal taş hepsi için vazgeçemediğimiz bir malzeme diyebiliriz.
Türkiye yapı endüstrisinde eksikliğini hissettiğiniz ürünler var mı?
Türkiye’nin bu konuda iyi olduğunu düşünüyorum. Öncelikle firmalar ile çözüm ortağı olarak çalışabiliyoruz, birlikte çalıştığımız birçok iş ortağımız, yenilikçi çözümler üretmek için sorumluluk alıyor ve yeniliklere açık olarak hareket ediyor. Malzeme üreticisi firmalar bu sektörde dirsek temasıyla çalıştığımız paydaşlarımız. Birlikte aynı dili konuşup, çalışıp, mock-up üretebiliyor ve proje ilerledikçe malzemeleri de birlikte geliştirebiliyoruz